Koronavirüs (Covid-19), dünyanın birinci gündemi olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ‘pandemi’ (küresel salgın) olarak nitelendirdiği bu virüsün 121’den fazla ülkeye yayıldığı bildirilmiştir. Bu salgın, insanlığın bu günü ve geleceği üzerinde bir KORKU oluşturmuş durumda...
Virüsün ortaya çıkmasına dair bir sürü Komplo Teorisinin yanında 'ŞEHİR EFSANELERİ’ de vuku bulmuştur. Dolayısıyla bu dezenformasyon insanların kaygı ve korku eşiğinin doruk noktasına çıkmasına sebep olmuştur. Oysaki optimal kaygı ve korku duygusu insanın hayatta kalması için elzemdir. İnsanlık tarihine bakıldığında, korku duygusu insanı her tür tehlikeye karşı korumuş ve kollamıştır.
Korku, insanlık için önemli bir temel duygudur. Korku, öncelikle kendimiz daha sonra çevremizdeki insanlar için bize sağduyulu ve itinalı olma yetisini kazandırır. Bu zorlu pandemi sürecinde sağduyulu ve itinalı olma yetisini kazanan insanlar, resmi kaynakların (Sağlık Bakanlığı) bilgilendirmelerini önemseyerek UYUMLANMA sürecine girer. Kişi kendini izole eder, hiç kimse ile herhangi bir fiziki temas içinde olmamaya çalışır ve sosyal mesafeyi korur. Böylelikle hem kendi hayatını hem de diğer insanların hayatını tehlikeye atmamış olur.
Öte yandan bu sıkıntılı süreçlerin disiplin anlayışına karşı gelerek ‘’bana hiçbir şey olmaz’’ yanılgısıyla gerçekliği değerlendirme yetisini kaybetmiş, zihinsel olarak da ayrı bir ‘’Füzyon’’ hali yaşayan insanlar; hem kendi hayatını hem de diğer insanların hayatını tehlikeye atmaktadır.
Bir diğer tablo ise insanların bu zorlu süreci kendi zihinlerinde felaket olarak tanımlamalarıdır.
Bilimsellikten uzak, doğruluğu ispatlanmamış söylemlere inanarak çeşitli senaryolar kurgulamak, kaygı ve korku duygusunun kontrol edilemeyecek seviyeye gelmesine ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemesine sebep olabilir. Buna bağlı olarak da ruhsal sorunlar meydana gelebilir. Kaygı bozukluğu, depresyon, takıntı, panik atak gibi semptomlar bu süreçte görülebilir. Korku ve kaygı duygularını tanıyan ve tanımlayabilen insanlar duygularını nükleer enerji gibi yönetir.
Bu duygular doğru yönetilirse insana faydalı hale gelir; fakat doğru yönde yönetilemezse insanı ‘Panik’ tuzağına düşürür ve panik bu süreçte kimsenin işine yaramaz.
Bu süreçte ihtiyacımız olan bilim ve aklın egemenliğidir.
Divan Psikolojik ve Danışmanlık Merkezi Sahibi Uzman Klinik Psikolog- Psikoterapist Deniz Şahin