Günümüzde haset duygusu ve kıskançlık duygusu kavramlarının kullanımı sık bir şekilde karıştırılıyor. Oysa her ne kadar yakın anlamlar gibi kullanılsa da bu iki kavram birbirlerinden oldukça farklı anlamlar taşıyor.
Peki kıskançlık duygusu ve haset duygusu nedir?
Kıskançlık duygusu; insanların elde ettiği veyahut sahip olduğu varlıkları, değerleri kaybetme korkusudur. Kıskançlık duygusu çoğu zaman insanların duygusal ilişkilerinde ortaya çıkar. Eşler, sevgililer, arkadaşlar ve kardeşler arasında kıskançlıklar görülebilir. Her ne kadar inkâr edilse de kıskançlık duygusunun altında yatan dinamik aslında kaybetme korkusudur. Kişinin korkusu, eşinin, sevgilisinin gönlü ve sevgisi başka kalplere kayma korkusudur. Kardeşler arasındaki kıskançlıkta anne ve babanın sevgisini, ilgisini kaybetme korkusu olarak da tanımlanabilir. Hatta bazı ülkelerde kıskançlık nedeni ile işlenen suçlara daha az ceza verilir. İnsanlar için korku elzem ve temel bir duygudur. Kıskançlık duygusu oluşabilmesi için üçlü bir ilişki gereklidir. Dolayısıyla, kıskançlık duygusu, haset duygusuna göre daha olgun bir seviyededir. Kıskanç olan insanlar elinde olanı yitirmekten korkar. Fakat hasetli insanın kendi istediği nesneyi bir başkasında gördüğü için acı ve öfke duyar. Kıskançlık duygusu optimal olma koşuluyla işlevseldir. İlişkinin dinamiğini canlı tutar. Fakat aşırı kıskanmak veyahut hiç kıskanmamakta farklı birer patolojidir. Kişinin öznel yaşantısı ele alınarak klinik değerlendirme gereklidir.
Haset duygusu; kişinin almak isteyip de alamadığı fakat başka insanların almış olmasından dolayı da kızgınlık duymasıdır. Yani kişinin arzu ettiği bir takım özelliklerin kendisinde olmayıp, bir başkasında olduğu için öfke duyma halidir. Haset eden kişinin çoğu zaman öfkesini ve acısını yansıtan tavır, tutum ve davranışlar görülebilir. Haset etmek ilkel bir duygu olarak görülür, çünkü o istenilen şeyi sahibinden çekip almaya veyahut bozmaya, kirletmeye yöneliktir. Haset duygusu, iyileşmesi güç olan bir yara gibidir. Kişinin uzmanlar eşliğinde psikolojik destek alması önemlidir.
Yapılan klinik araştırmalarında haset duygusunun psikolojik sorunların oluşmasında etkin bir rol oynadığı görülmektedir. Haset eden insanların kendi hayatlarından ziyade başka insanların hayatlarını inceleme eğilimleri olur ve çoğu zaman kıyaslama noktasına giderek, kendi yaşantısını, eşini ve çocuklarını haset duyduğu insanlarla kıyaslar. Haset duyduğu insanların yaşam standartlarını, başarılarını, zenginliklerini çoğu zaman gözlemlediği için kendi hayatına yabancılaşır böylece yetinme ve şükran duygusunu yitirir. Dolayısıyla yabancı kalınmış bir hayatın doğurduğu bir mutsuzluk kaçınılmaz olur. Kişi sahip olduğu değerlerle, yetinmez ve kendi yaşantısı içinde tatmin olması imkansızdır; çünkü haset’i kendi içinden kaynaklanmakta ve böylece her zaman haset edilecek kişileri bulmaktadır. Kişi hayatında haset duygularını mükerrer defa yaşar. Bu tahripkar duygular sonucunda çoğu zaman huzursuz ve mutsuz bir hayatın girdabına kapılır.
Haset duygusu yıkıcıdır çünkü açgözlülükle birleşmiştir. Dolayısıyla yetinme ve şükran duygusundan uzaktır.
Divan Psikolojik ve Danışmanlık Merkezi Sahibi Uzman Klinik Psikolog- Psikoterapist Deniz Şahin